tavuk yerine köfte koyabilirsiniz fırına, süper olur.

patatesi püre olarak yapabilirsiniz :)

balık güzel olur fırında. zeytinyağı ve limon gezdirin üzerine.. çipura, somon idealdir.

Fırında herşey kolay pişer, sebzeleri karıştırıp yağlayıp tuzlayıp fırın torbasına atın, yanına da pilav olur

mikro dalga fırınınız varsa onunla da güzel şeyler yapılabiliyor.

@mea maxima culpa

Hocam biraz cahilim bu konularda beni aydınlatın lütfen, mikroda mesela hızlı ve güzel pişen şeyler nedir, ne yapılır ?

mikrodalga fırınlar ile ilgili herkesin bilmediği bir şey söyleyeyim.

kapaklı borcam kaplardan bir tane alıyorsunuz. istediğiniz sebzeleri soyup, temizleyip, orta büyüklükte doğrayıp, bir de yıkayıp bol sulu olarak koyuyorsunuz. kapağını kapatın. 600 derecede 10 dakika civarı pişirin.

pişirme süresi borcamın büyüklüğü, doluluğu, sebzelerin cinsine göre değişiyor. belki 9, belki 11 dakikada en iyisi olabilir. artık bunu kendiniz bulacaksınız.

10 dakika sonra çıkartın. sebzeleri limon, zeytinyağı ve tuzlayın. alın size sağlıklı haşlanmış sebze.

sebzeleri normal şekilde haslarsanız bütün ev sebze kokacak ve büyük ihtimal benim gibi ayarını kaçırıp çok pişireceksiniz. böylesi çok kolay.

bu şekilde iglo bezelye de çok güzel pişiyor. bezelyeler haşlandıktan sonra tavaya alıp çok az tereyağı ve tuz ile çeviriyorsunuz. iglo bezelyeler çok lezzetli, mutlaka deneyin. piyasadaki diğer konserve bezelyeler gibi saman tadında değil.

somon balığı. 25 dakikada hazır. tarifini istersen mesajını beklerim.

pide hamuru alıp peynirli pide yapabilirsin

fırında kaşarlı mantar

tavuk ve patates mi? öğrencisin demek :) etini alıp kendi köftelik etini kendin hazırla. sana önerim yemekbirask.blogspot.com (antep tava diye biliyorım) yapman. görünüşü çok zor durabilir ama maydanoz veya domatese girmeden sadece patlıcan ve köfte ile yapabilirsin. suyunu da ayarladın mı tamamdır.

pide hamuruna kıymalı bir harç hazırlayabilirsin, tavada soğan domates biber ve baharatla hafif çevirerek.
bir de soğanla hafif kavrulmuş kıyma ile küp küp doğranmış patates kabak patlıcanı fırına verebilirsin.
bir de tavuk patates ya da köfte patatesi direkt tepside değil de, fırın poşetinde yaparsan daha lezzetli olur;)

çevirmen ismi yok.

yayınevi ve çevirmene bakıp almakta fayda var.

bu çeşit kitapları şöyle yapıyorlar. eski tercümeleri ellerine alıyorlar. kafadan bazı kelimeleri ekleyip, çıkartıp, değiştirip yeni çeviri yaptık diye yutturuyorlar. ne yazık ki durum böyle.

özellikle klasikleri kötü çevirilerle okuyup yazardan/eserden soğuyan insanlar var.
fiyattan anlaşıldığı üzere bunlar da o kitaplardan, denemeye gerek bile yok.

nişantaşı.

bak geçen gün gördüm, bu söğütlüçeşmede metrobüsten inip boğaya çıkan bir yol var orası full gelinlikçi abiyeci. bi bak derim.

Pendik

kadikoy opera pasaji

Evliliği bir gereklilik olarak görüyor olmamızdan kaynaklanıyor.

Evlenmek zorunda hissediyor insan kendini belli bir yaştan sonra, oysa öyle bir şey yok.

Arka planda neler olduğunu bilemeyiz. Son raddede kişiliklerle alakalı.

Not: 'Buralarda' dışındaki '-de,-da' eklerini ayrı yazman gerekiyor.
www.dahianlamindakideayriyazilir.com

her gece sevisin. istisnasız mazeretsiz. o zaman uzun sürüyormus evlilikler

mutlu evliliğin sırrı iki mutlu insanın bir araya gelmesidir.

insanlar kendi mutsuzluklarının-çaresizliklerinin çözümünü evlilikte veya başka bir insanda aradıkları sürece çözüme ulaşamayacaklar.

iki mutsuz insan bir mutlu çift etmiyor malesef.

orpheus +1649798664

daha 2,5 yıl oldu ama kesinlikle kişinin mutluluğu ile doğru orantılı olduğuna inanıyorum. ne kadar çok kişisel problem varsa -kariyer, para vs- evlilikte o kadar kötü gidiyor.

bi de artık eski nesillerdeki gibi elindekiyle yetinme iç güdüsü yok malesef.

evli değilim, tecrübem yok, ancak insanlar kendilerini tanımadan, hayattan neler istediklerini, nelerin kendilerini mutlu ettiğini-edebileceğini bilmeden düşünmeden vs vs artı karşıdaki insanı tam olarak tanımadan, evlilik-ortak yaşam vs ile ilgili konularda karşılıklı mantıklı konuşmalar yapmadan, yani birbirlerinin beklentilerini de bilmeden evleniyorlar.

çoğunlukla konuşulmayan şeyleri herkes kendi kafasından kendi düşündüğüne uygunmuş gibi tamamlıyor.

sonra evleniliyor, aradan zaman geçiyor, olaylar gelişiyor. insanlar bakıyor ki hayattan bekledikleri bu değilmiş, evlilikten bekledikleri-anladıkları da bu değilmiş, karşıdaki insan çok başka şeyler bekliyormuş falan filan.

ve diğer arkadaşların söylediği gibi artık kimse ilişkiyi düzeltmeyi filan da dert etmiyor. ayrılayım gitsin, yenisini bulurum, bu dünyaya bir kere geliniyor, tatlı canıma yazık değil mi diyorlar.

sonuç bildiğiniz gibi.

ha belki de benim-senin-şunun-bunun evlenmemesi-evlenememesinin sebebi de bunlardır. herkes bir garip oldu bu devirde.

eskiden okulu bitirince başgöz edilirdin. eğer eşin çok kötü birisi değilse (şiddet-aldatma-alkol-kumar vs) gayet de mutlu mesut geçinir giderdin.

mea maxima culpa ve orpheus'a katılıyorum.

insan kendini ve karşısındakini tanımalı.
ama aslında bu da yetmiyor.
herhalde çağımızın getirdiği şeylerden biri de hayattan aşırı şeyler beklemek.
o da olsun, bu da olsun, her şeyi yapayım falan.
bu aslında mümkün olmayan bir şey.
çağın hızlanmasıyla, insanlar da hızlanabileceklerini düşünüyorlar.
halbuki insan hâlâ aynı insan.

yani teknoloji ne kadar ilerlerse ilerlesin, ne kadar para kazanılırsa kazanılsın sonuçta mutluluk mutluluktur, mutsuzluk da mutsuzluk.
insanlar hayattan çok fazla şey bekliyorlar.
daha fazla mutluluk, daha fazla para, daha fazla x, y, z.
sonra da beklentileri gerçekleşmediği için karşıdakine kızıyorlar.
ama aslında sorun karşıda değil, sorun beklentilerde.
çünkü beklentiler gerçekçi değil.

zaten bu beklentiler başta konuşulmuyor, o ayrı.
yani hem iletişim çağındayız, hem de insanlar iletişim kurmuyorlar.
çünkü ortamda o kadar çok insanla iletişim kuruluyor ki, 1-2 insanla bunun derinine inemiyorsun.

artık kimse kocamla/karımla kendi halimizde huzurlu bir hayat yaşayalım zihniyetine sahip değil.
insanlarda sürekli "bir şeyler kaçırıyorum" psikolojisi hakim.
bunun nedeni de hayatın hızlanmış olması belki.
ama işte gerçekçilikten uzak.
insan doğası buna uygun değil, hepimiz aptala dönüyoruz.
o yüzden insanlar da gerçeklikten uzaklaştılar.

artık bir takım şeyler için uğraşmaya, bir takım şeyler için çaba harcamaya inanmıyor insanlar.
eskiden amerika'ya giden sevgililer, askere giden nişanlılar, okumak için yurtdışına giden sözlüler beklenirdi.
şimdi onları bekleyecek, onlarla ilgilenecek zamanımız yok.
ama o zamanlarda da beklenen kişiler sözlerinde dururlardı.
artık bu karşılıklı bir şey.
güvensizlik ortamı hakim ve ulaşılabilirlik çok fazla.

bekleyemiyoruz, çünkü bizim ilgiye ihtiyacımız var, o olmasa 54037 tane daha adam "nasılsa" var.
ha, ama nereye yetişiyorsun diye sorsalar verecek cevap da yok.

ve zaten bir sürü adam da yok.
bu sadece illüzyon.
buna kapılıp risk alıyor insanlar.
nasılsa yenisi gelir diyorlar, ama bunu nerede sonlandıracağını bilemiyor, sonunda yalnız kalıyorlar.
halbuki düzgün birini bulduğunda onu kaybetmemek için biraz mücadele etmek lazım, çünkü aslında arkasından birileri falan gelmiyor.
sadece biz öyle sanıyoruz.

Eğer elinde maddi imkanın varsa kimseye katlanmak zorunda değilsin. İşte tek neden bu. Eskiden saygı-sevgi eksikliği belli bir yere kadar tolere ediliyordu, şimdi edilmiyor.

Zaten toplum yapısı da buna uyum sağlayacağı için 100-200 yıl sonra evlilik anormal gelmeye başlayacak, insanlar ilk dönemlerde mecbur olduğu için evleniyorlardı, evlilik bir gereklilik değildir.

@blatta hiberna, + onyüzmilyonbin
mükemmel açıklamış

esprilidir, manidardır.

www.facebook.com

bir şey satıyorlardır büyük olasılıkla.

iyi yapmışsın vardır bir iş onda

sözlükten robinbook var. sahaflık yapıyor. duyuruya da giriyor. ona sorabilirsiniz.

ilk bir iki ay olabiliyor öyle. bazen bir ay durmadan lekelenir, bazen de regl gecikir.
sonraki ay düzelir genelde.

öyle olur ilk aylarda panik yapmaya gerek yok. ama korunmadan beraber olduysanız ve hamilelik için endişeleniyorsa bi hamilelik testi yapsın. olmadı doktorunu arayıp ona danışsın.

Evet genellikle böyle ilaçlardan sonra kahverengi lekeler oluşur ve 1-2 ay duzene girmeyebilir. Korkuacak birşey yok.

prospektüsü iyi okuyun.

ilacı bıraktıktan 7 gün sonra adet görmesi gerekli ki zaten. bu anormallik değil.

3 hafta ilaç alacak, ilacı bıraktıktan 7 gün sonra adet görecek. 21+7=28 gün. budur yani. kız arkadaşınız 21 günde mi adet görmeyi bekliyor?

sukran gunu yeniyor hindi.

eskiden avrupa- amerika arasinda insanlar ac bilac amerikaya varmislar, yerliler de onlara hindi vermis yemeleri icin.

sonra da o gunun niyetine sukran gunu yapiyorlar. biz de yanlis anlayip yilbasinda hindi yiyoruz :) sevmiyorum zaten hindi etini, yiyenlere de bahane oluyor. yoksa bizde bir anlami yok.

tabi bu yerlileri oldurmelerine engel olmamis.

Yilbasi hindisi aslinda her kulturde olan bir sey degil, Wikipedia'dan baktim Meksika ve Turkiye'de yayginmis yilbasinda hindi yemek. Diger kulturlerde daha ziyade Sukran Gunu ile bagdastiriliyor hindi.

Turkiye'de yilbasi biraz degisik kutlaniyor, Christmas'tan Noel agacini ve Noel Baba'yi alip, Sukran Gunu'nden de hindiyi alip yeni yil kutlamalari ile harmanliyoruz :)

bizim adımız şimdi Turkey ya..

tövbe yarabbim. başka günler ne yeniliyor evlerde? tavus kuşu mu? zürafa mı? geyik eti mi?

hindi eti 365 gün boyunca marketlerde satılıyor.

niye herkes ezik ve aşağılık kompleksli anlamıyorum.

hiç mi ailecek ya da arkadaşlarla biraraya gelmezsiniz siz? hiç mi özel yemek pişmez. hiç mi hindi ya da tavuk yapılmaz sizde?

niye hindi yiyince illa amerikan özentisi olmak lazım geliyor? lanet olsun amerikalılara da evde oturup ağzı açık amerikan dizilerini seyreden asosyal ergenlere de.

Bence vardır.

Ama ben tamamen yabancı bir kediyle alkolün de etkisiyle tüm geceyi aynı yatakta mırıl mırıl gurul gurul uyuyarak geçirdim. Ardından hiç ayrılmamıştık. Ta ki bir gün kaybolana dek.

Aşı da yaptırmamıştım ama bence doğru olanı aşılatmak.

yaklaşık 5 senedir sizinle aynı şekilde kedi besliyorum.

yazın sıcaktan bunalıp bütün yazı dışarıda geçiriyorlar, kışın ise hep evdeler, yalnızca tuvaletini yapmak istediği zaman kapıya yönelip çıkıyorlar. (gerçi bir tane kaldı artık, 2 taneden)

neyse, uzun süre aşısız besliyordum. ama zararlı bir şeymiş.
iç parazit aşısı ya da hapı mutlaka verin kediye.
kene, pire vb. şeylere karşı da ense serumu var deriye damlatıyorsun, ucuz bir şey. onu alabilirsin, biz hem onu kullanıyoruz hem de toz haldeki pire tozunu döküyoruz üstüne 1-2 haftada bir.

öncelikle tebrik ederim..

henüz kedi eve alışmamışsa bahçede bırakman kaçmasına sebep olabilir.

kedide iç ve dış parazit olabilir.pire falan da vardır sokaktan geldiyse.pire sana zarar vermez zaten.iç parazitin de zarar verme ihtimali çok düşük(yok değil ama).size tavsiyem evinize alın ama yatağınıza mutfağınıza falan almayın.bugünlük antrede bi yer yapın ona yarın pazartesi aşılarını ilaçlarını yaptırır bi güzel temizlersiniz(yıkamadan).

gece tuvalet ihtiyacı olur ama.

kamera motor doğru yolda ama eksik. öncelikle düzgün bir veteriner edinin. ucuzunu bulun. her dakika arayıp soru sorabileceğiniz bir vet. olsun. ondan sonra ona götürüp önce KARNE çıkartın. sonra da kuduz aşısı.. (eğer yaşı geldi ise tabi)

sonra parazit aşısı ve karma aşı.. bence iç paraziti olmayan bir hayvanı eve almak gayet sorunsuzdur. çünkü iç paraziti olmayan hayvan size çabucak bir şey bulaştırmaz. pire zaten bir toz ile gider (EĞER VARSA!) bunun dışında eve alırken kedinizi ASLA YIKAMAYIN. en fazla 6 saatte kediniz kendini temizleyecektir zaten. 48 saatten fazla süren bir koku vs varsa o bir sağlıksızlık belirtisidir. kedi kokmaz. kokan kedi hastadır (kokusuna göre değişir.) 24 saat içinde tüyleri pırıl pırıl olmuşsa (en fazla 48 saat) o kedi sağlıklıdır (tabi parazit vs konusu bu tüyleri ile bağlantılı değil)

kimse de dememiş aşılarını yaptırmazsan sana zararı olmaz, ama kedileri genç yaşta öldüren hastalıklar var, o aşılar bunlardan korumak içindir. yani kedinin kendisi için gerekli.

onun dışında parazit aşılarını da mutlaka yaptırmak gerekli.

afedersin ama intihar etsen nolcak amk? saydığın şeylerin hepsi düzeltilebilecek, telafi edilebilecek şeyler. bize telafi edilemeyecek şeylerle gel lütfen.

ileriden umut ışığı göremiyorsan geriye doğru git.elbet kaçırdığın bir nokta vardır.orada oyalan ve güneş ışığını gör.sonuçta hepimizin suratına güneş ışığı vurmuyor her gün.

herkesin hayatı çok güzel,bi senin ki kötü.ne intiharı ya?hakkaten ekşi duyuruya bi haller oldu.

hayatta herkesin makul bi amacı olmalı. bi amaç edin ve her ne kadar başarması zor da olsa elinden geleni yap başarmak için. bununla meşgulken bu tip soruları sormaya vaktin olmaz.

Belki hayatını yaşamaya değdirecek birşeyler görmemişsindir, kendine biraz şans ver.

arkadaş şu geyiği bırakın artık ya senden daha kötü durumda binlerce insan var hiç intihar geyiği yaptıklarını görmedim.

kim var lan diyenler için otelde bir tane şef var adamın 4.evladı var. 2.si kanser hastası 1.tanesi otistik. 1.tane sağlam var oda manyağa bağlamış adam her gün ölü gibi geliyor amma azimle çalışıyor iyi olacak bak gör iyileşecekler diyor her gün böyle bu adam intihar geyiği yapmıyorsa lütfen mücadele etmek nedir öğren.

çocuklar ölecek kurtulma şansları yok.

intihardan once sansini baska seylerle deneyebilirsin. mesela bazi insanlarin hep yapmak istedikleri seyler olur ve cesaret edemezler. eger intihari aklindan geciriyorsan en dibe yakinsin demektir. yani hayatindan baska kaybedecek birseyin yoksa neden baska seyler denemiyorsun? Mesela oncelikle daha iyi bir is bulmaya calisabilirsin, daha sonra kiz arkadas. Belki hep yapmak istediğin ama egitimini almadigin bir meslek vardir. O ise gir. Belki bir kiz vardir hoslandigin ama hic acilamadigin, ona acil. Ya da en cok ozendigin hayat nasil bir hayat onu belirle ve o hayata erismek icin caba sarfet.

sosyalizme yönel. sosyalizm gibi onurlu bir ideoloji için mücadele et. git sosyalist bir parti ya da derneğe katıl. alanlara çıkıp hak arama mücadelesi ver. öfkeni alanlarda sisteme karşı sesini yükselterek göster. toplumcu gerçekçi film ve kitaplar oku. yolun açık olsun yoldaş:)

yaptığın şımarıklık derim.
hepsinin çözümü sende, kimse gelip bunları senin için düzeltmeyecek. kendi kendine düzelecen.

şu anda ben de senden öyle çok farklı durumda değilim. evin sıcaklığı 10 - 16 derece arasında değişiyor. 16'nın üzerinde oh, ısındı diyorum. stres yaratacak başka konular da var, ama açıkçası en kötü günlerim değil bile bunlar.
hayat insanın karşısına olmadık şeyler çıkarabiliyor, nihayetinde bir süre sonra bunlar atlatılıyor, başka sorunlar çıkıyor.
böyle bir durumda bir şeyler üretmeyi dene, bir şey yaptığını gör.
ben çeviriye böyle başlamıştım mesela.

ben de siyaseti onerecektim valla :) illegal orgutlerden uzak dur, ileride kaldiramayacagin gorevler yuklenmeni isteyebilirler. illegal olduklari icin, bir kere girdikten sonra bir daha cikman da zor olur. ki, ben olsam, ben de arama alip her turlu sirrimi paylastigim adamin ayrilmasina kolay kolay izin vermezdim. o yuzden, legal platformda, seni boyle umutsuz hale dusuren sisteme karsi mucadeleye baslayabilirsin. "arkadasim yok" diyorsun, arkadas edinirsin. "gelecege dair umudum yok" diyorsun, umudun ve ve bir amacin olur. "telefonum calmiyor" diyorsun, arayanin soranin, seni destek olmaya cagiranin, sana zor gunlerinde destek olanin olur.

şu dünyada hiç bir şey yoksa bile her zaman umut var. yarın milli piyango bile çıkabilir sana. bu bir gerçek.

ancak intihar edince bu dünyada olmayacaksın. sonsuz karanlık vs umut.

seçimini yap.

www.youtube.com bunu izle

çare: the pursuit of happyness.

ailen yok mu? kardeşin, annen, baban?

@douchebag yok.

Hickimsen mi yok?

@gereksiz yercekimi yok.

Sıkma canını bazen hayatinda kimsenin olmamasini istiyorsun rahat birakmiyorlar diyip sacmalarmisim. Yukarida arkadaslar önerilerde bulunmus faydalanabilirsin. Bugun cocuk gelisimi okuyan oda arkadasim engelliler okuluna staja gitti. O cocuklarin halini anlatti ayrica ogretmenlerinin cocuklari nasil dovdugunu ve o cocuklarin disarida bekleyen ailelerine sikayette bulunamamalarini... Asil caresizlik bu bence. Sen onlardan daha kotu halde degilsin biraz umitvar olmalisin. Herkes mutluluktan catlamiyor bi sekilde hayatinin degisecegini umut ediyor. David J. Schwartz‘in kitabi var adi: Buyuk dusunmenin buyusu. Bu kitabi okumayi sevmeyen herseyden bunalan kardesime psikolog verdi kardesim suanda sabiha gokcen havaalaninda calisiyor ve isinden hayatindan cok memnun. Bu kitabi okumani tavsiye ederim :)

en azından işin varmış. Benim o da yok. Ama intihar etmeyi hiç düşünmedim

Yaş mamayı seviyorsa iyi birşey ancak 3-4 günde bile çok fazla. Hem bağırsak sıkıntıları olsun hem sindirim sıkıntıları olsun ortaya çıkabilir. Siyamlar çok hassastır, özellikle bağırsak idrar yolu konusunda. Ben ıslak mama markalarının ikisini de bilmiyorum. İyi olup olmadığını bir veterinere sorabilirsin.
Kilosu gayet normal, hatta biraz da şişkoca bir siyam için. Çok küçükmüş çünkü daha. Siyamların yapısı kaslıdır. Çok hareketli oldukları için de zaten zayıf kalırlar.
Kısırlaştırma halinde de mama değiştirmene gerek yok. Çünkü siyam yine çok kilo almıyor. Ben hep erkek siyamlar baktım gerçi. Dişiyse eğer belki biraz kilo alabilir.
Royal Canin fena değil mama olarak. Seviyorsa ondan devam edilebilir (:

Editine edit: Ev yemeği işi hayvanlar için çok zor. Yağ ve tuz veremeyeceğinden kendi yemeğini asla paylaşmaman gerekiyor. Tatlı da zaten yiyemezler. Besini çiğ vermen zaten direk parazit sıkıntısı. Özel et alıp, haşlamak, içine gerekli karbonhidrat, tahılı eklemek vs. çok zor. Bu yüzden kuru ve yaş mama yemesi daha rahat içinde her türlü besin kaynağı olduğundan.

ev yemeği derken tabi nohutlu pilav gibi demek istemedim :) ne bileyim haşlanmış tavuk, haşlanmış et, kızarmış balık falan zevkle tüketiyor ama sindirim sistemi hassas ise uzak durayım en iyisi.

mamalar kötü.

@kayranin kedisi iyi bir yaş mama önerebilir misin?

internette evde yapılmış mama tarifleri var onları deneyebilirsin.

Yaş mamaları fast food gibi düşünebilirsiniz. obesite, diş ve dişeti problemleri uzun vadede oluşabiliyor. eğer yaş mamaya fazlaca alıştırırsanız ileride kuru mamayı reddedebilir ve bu size sağlık problemleri dışında ekonomik külfet olarak ta geri dönebilir. Haftada 2 adeti geçmemekte yarar var.Hatta çok alıştırmadan daha da azaltabilirsiniz.
kilo ile ilgili hekiminize danışmanızda yarar var. Mamanızın üzerindeki oranlara dikkat edin ve mamanızı ölçekli kullanın. kısırlaştırıldıktan sonra kilosuna daha dikkat etmeniz lazım.
Elinizdeki mama bittikten sonra kısırlaştırılmış kediler için bulunan diyetlere geçebilirsiniz.

verdiğin yaş mamalar kalitesiz. royal canin, hill's gibi markaların yaş maması var.

ben kedilerime kuru mamanın yanında arada "diyet ton balığı" veriyorum. tavsiye ederim.

bence yaş mama miktarını veterinere danışarak ayarlar.

yaş mamalar dişlerde de sorun yaratabiliyor. kuru mama kedi için daha sağlıklı ne kadar yaş mamaya bayılıyor da olsalar. özellikle markasız yaş mamalara hayvanların en iğrenç yerlerini koyuyorlar.

kesinlikle whiskas, le cat gibi markaların mamalarını kullanma. 2-3 marka daha var bu tarz. sürekli fast food vermek gibi bir şey ve böbreklerde veya mesanede birikime yol açıp zamanla böbrek yetmezliğinden ölüme kadar götürebiliyor. bilinçli bi veterinere gidersen söyler. benim veteriner söylemişti ama hatırlamıyorum diğer sakıncalı markaları. veterinerlerde satılan profesyonel mamalardan veya royal caninden şaşma. bir çok petshopta açık royal canin de var paket olmasın veteriner de uzak dersen.

onun dışında sık sık yaş mama da sakıncalı. sindirim sistemine zarar. benimkine haftada veya iki haftada bir veriyorum konservelerden. ufak konserveleri 2 kerede, normalleri 3-4 kerede koyuyurum bir postada hepsini yiyip dokunmasın diye.

sürekli de aynı kuru mamayı verme. arada balıklı arada ciğerli arada av hayvanlı, sebzeli, tavuklu, kümes hayvanlı, vs ver. uzun müddet aynı mamayı vermek besin açısından eksik kalmasına yol açabilir. biz bile hergün aynı yemeği yememeliyiz ki kedi dediğin ufacık bişey.

benimki dişi ve tekir olduğundan siyamlarla ilgili fikir veremeyeceğim beslenme açısından.

eyyorlamam bu kadar.

hafta başında yapılan başvurulara bile yılbaşından sonra demişlerdi bi arkadaşa. adana. sanmam alabileceğini

bütün belgelerin hazırsa mantıken alman lazım..

ankarada nerelere gideceğiz bilmiyorum da

Şu saatten sonra giderseniz almanız zor. Konya yolunda, ankamall'ün yanındaki emniyet müdürlüğünden alabilirsiniz.

randevular internetten alınmıyor muydu? en azından istanbulda öyle.

caizdir. şayet öyle olmasaydı bizim kedi çoktan meftah olmuştu.

yerler siliniyo mu ya?

edit: ulan hiç takmam kafama da, herkese tik verilip bana verilmeyince uyuz oldum. ben bu yazdığım şeyde; benim evde de kedi var, yalnız yaşıyorum ve yerleri silmiyorum; demek istedim. ama işte.. açık açık yazmak gerekiyor demek ki :)

hayır yani kedi yerleri yalar ne bileyim patilerini yalar falan sorun olmaz mı acaba?

arap sabunu tavsiye edenler duymuştum.

olmaz herhalde. islergucler'in dediği gibi hiç dikkat etmeyiz böyle şeylere, maşallah 14 yıldır bizimle beraber yaşayan sapasağlam kedi var evde. ha yavru kedi belki hassas olur, onu temizlik sırasında en azından yerler kuruyana kadar uzaklaştırabilirsiniz.

aşılarını yap hacı sıkıntı olmaz.
kedi temiz hayvandır yani internette gördüğüm videolara göre konuşuyorum sürekli kendini yalıyor ya. temizdir heralde.

biz yine de çamaşır suyu kullanmıyoruz her ihtimale karşı.
ama bizdekilerden 2-3 tanesinde virütik hastalık var zaten, yani bünyeleri de hassas.
o yüzden bilemiyorum.
duru suyla iyice silin sonradan bence.

bir de yerler çamaşır suluyken bir odaya falan kapatın, sonra patilerini yalamasın, direk çamaşır suyu yalamış olur.

hiç bişey olmaz, kedi yerleri niye yalasın ki? ben sıcak suyun içine çamaşır suyu ve dixi koyup siliyorum yerleri. senelerdir kedilerle yaşıyorum ve her hangi bir zarar gördüklerini görmedim.

ben çamaşır suyuyla yerleri silmedim hiç. ama aklıma gelse silmezdim.

@kadifepanter:

sorun bir tek yeri yalaması değil ki.
zaten yalamaz da.

ama:
-patileri nemli yere değerse temizleme amacıyla yalayabilir.
-solunum yoluyla kokudan dolayı sıkıntı yaşayabilir, ki benim bile genzim yanar evde çamaşır suyu kullanıldığında.
-bir de yere falan yattığında deri alerjisi, kaşıntı vb. olabilir.

bunlara karşı önlem alınmalı bence.

@blatta hiberna;
evet bu konuda haklısın, gerçi ben temizlik yaptığımda deterjan kokusunu sevmedikleri için olsa gerek toplaşıp salona gidiyorlar :) bir tanesi viledaya çok düşkün olduğundan beni takip ediyor ve vileda saçaklarına saldırıyor ama onu da salona atarım artık. bebekken sepete kapatıyordum temizlik esnasında ayak altında dolanmasınlar diye, yerler falan kuruyunca çıkarıyordum hep, bir de kum kaplarını da gün aşırı çamaşır suyuyla yıkıyorum, gerçi iyice durulayıp kuruluyorum sonradan, başka türlü hijyen sağlamak mümkün değil diye düşünüyorum.

viledaya düşkün değil o viledayı öldürüp ondan kurtulmak istiyor.
yerden bişiler yemiyosanız, ellerinizin üstünde gezmiyosanız, bebek çocuk filan yoksa, ayakkabılarla dolaşmıyosanız filan bence çamaşır suyu sürekli kullanım için gereksiz. en azından bol kullanmayın, azıcık, minnacık koyun, mikrop kırsın diye. kediye zararı olacağını sanmam ama kokusu çok fena yapacaktır. yerde ekstra leke, dökülmüş bişiler filan yoksa bence deterjana, sabuna da gerek yok hiç zaten. pisliği tozu toplamak yeterli.

@kadifepanter kum kabını gün aşırı yıkamak derken? yani şimdi o kumların hepsini döküp sonra yıkayıp yeni kum mu koyuyorsunuz? ben topaklananları alıp kum ekliyorum sürekli. kakalarını da hemen atıyorum klozete.bu standat bi durum mudur acaba gün aşırı yıkama olayı?

gün aşırı kum kabı yıkamak bence çok aşırı bir şey.
benim 8 kedim var, 3 kum kabı kullanıyoruz.
2'si kapalı, biri açık.
çünkü 1-2 tanesi kapalı kapları sevmiyor.

biz de her gün topaklaşanları alıp atıyoruz.
2-3 haftada bir ya da kumu tamamen boşaltıp yenisini koyacağımız zamanlarda (ki bu da zaten 2 haftada 1 falan oluyor) kapları yıkıyoruz sadece.

edit:
bir de, ben de kediebesine katılıyorum.
yani temizlik dendiğinde akla çamaşır suyu gelmemeli.
hatta çamaşır suyu son derece sağlıksız bir şey.

kesinlikle çamaşır suyundan vazgeçtim. korktum. canım sıkıldı şimdi bugün evi öyle sildim diye.

evde 6 kedi, 2 kum kabı var. 2 veya bilemedin 3 gün topaklaşanları, kakaları temizleyip kum ilave ediyorum ama sonra çamurlaşıyor, daha fazla idare etmiyor yani :(

bu arada belirteyim:

eskiden akkum kullanıyordum.
çok da memnunduk aslında, ama her yere dağılması ve kokuyu hapsetmemesinden bıktık.
ayda 20 lira fazla veriyoruz, silica alıyoruz, mutluyuz.

çamaşır suyu değil de kosla kullanın. onlar da hijyen sağlıyor. çamaşır suyu çok kötü kokar ve kimyasalla hem sizin hem de kedilerin sağlığı için zararlı.

benim kedilerim var. deterjan içine kosla koyuyorum bir miktar.

çamaşır suyunu yeterince sulandırın. şart değilse başka bir yüzey temizleyici kullanmanız daha iyi olur. kontakt dermatit durumuna dikkat ediniz.

ben çamaşır suyuyla silerim. hiç yalamadı. silerkende oturur viledayı izler. temizlik bitince bir de onun patilerini temizlerim bulaştıysa yalamasın diye.

harry potter.

okumadıysanız size de öneririm, büyük küçük herkesin ilgiyle okuyacağı bir kitap serisi.

şeker portakalı için geç bir yaş. 12 yaşındaki çocuk adult mevzular dışında her şeyi okur (ki adult da okuyabilir), önemli olan alışkanlığı açısından sürükleyici olması. Harry potter iyi bir öneri, yüzüklerin efendisi ya da hobbit de olur. mürekkep yürek vardı güzel kitaptı. Kızsa çalıkuşu iyi olabilir.

edit: yıldız tozu pek güzel olabilir.

narnia günlüklerini okumuştu kardeşim çok sevdi.

arkadaşların dediği gibi harry potter da olabilir.

Aziz Nesin Şimdiki Çocuklar Harika bence ona çok uygun
Bildirge- Gemma Malley
Kapiland'ın Kobayları-Miyase Sertbarut

kucuk prens'i okutun.
hatta mumkunse her bes yilda bir okumasini saglayin, her bes yilda daha farkli seyler anlayacak.

Çocuk Kalbi

sineklerin tanrısı

herkes kendi çocukluğunda okuduğu kitapları öneriyor ancak o yaştaki çocuklar bunları sevmiyor. ağır gelir o kitaplar.

12 yaşında yeğenim var. kitap alışverişlerine beraber gidiyoruz. bahsedilen kitapları sevmiyor. harry potter ağır gelir.

kız-erkek en çok sevdikleri roald dahl'ın bütün kitapları, saftirik serisi, belalı harry serisi, kaptan düşük don serisi.

kesinlikle hayal gücünü geliştirecek bir şeyler okumalı. bu yaşta beynini açabildiği kadar açsın :)

tavsiyem, jules verne kitapları. bir başlasa duramaz zaten.

bir daha seks yapamayacak olmanin, kendi istedi disinda vucudu ile oynandigi ve istegi disinda cinsel dürtüleri engellendigi icin, dogasina aykiri olarak yapilan bu islem sonucunda aci cekiyodur.

saçmalamayınız.
evet durum normal. narkozlu henüz. 6 saati bulur tam ayılması. testisleri çok küçük bir noktadan çıkardıkları için dikişleri çok küçük olur erkek kedilerin. o yüzden kendi gözetiminizde yalayabilir. ama uzun süre aynı yere yalarsa yakalık gerekbilir. 1 en fazla 2 gün takmanız yeterli. ama umarım gerekmez.

smyrna +1
ek bilgi; kısırlaştırılan özellikle erkek kedilerin kuru mamalarının kaliteli olması gerekiyor. bizim kedimiz böbrek hastalığından öldüğünde veteriner söylemişti bunu. dişiyi de ucu ucuna kurtardık hatta.

neira mamasınını değiştirdik zaten. proplan'ın sterilised'ını aldık. bundan sonra yemek yemeye derman bulduğunda yiyeceği ilk mama bu olacak... onları falan araştırdım da işte bu yalama etme konularını biyerlerde bulamadım nette..

çok sağolun ilginiz için.

Sevgili kedilerimizin bize benzer bir cinsel yaşamı ve cinsel hafızası olmadığı için; ayrıca kısırlaştırarak beraber yaşamanızı daha sağlıklı ve kolay hale getirdiğiniz için içinizde herhangi bir sıkıntı olmasın.

Öncelikle kedinizin kısırlaştırma işlemi sonrasında doktorunuz mutlaka bu yönde bir uyarı yapmalıydı. Aslında erkek kedi kısırlaştıktan kısa bir süre sonra ayağa kalkar ve hoplayıp zıplamaya başlayabilir. Sizinkinin henüz narkoz etkisinde olmasından dolayı baygın ve halsiz olabilir ama bundan kısa sürede kurtulacaktır.

Bizim erkek kedimizi kısırlaştırdığımızda operasyon olan yerde herhangi bir enfeksiyon olmaması için yaklaşık 1 hafta kadar yalanmasını engelleyici başlık takmıştık. Her kedi için geçerli olmasa da önemli bir önlem olabilir. Operasyon olan kısımda dikiş, yara gibi belirgin bir görüntü varsa o bölgeyi yalamasını engellemenizi öneririm.

Ayrıca kediniz kaç yaşında bilmiyorum ama eğer ergin ve kızışma yaşlarındaysa bünyesindeki hormonal vaziyetlerin geçmesi 1-2 hafta sürebilir. Kısırlaştırma işe yaramadı mı diye şüphe ederseniz bilginiz olsun.

ardilla. ilk mamaları yaş mama olsun. hem moral olur hem de narkoz boğazını falan kuruttu ise biraz rahat yutar.

ben erkek kedimii kısırlaştırdığımda yakalık takmadık ancak operasyon sonrası antibiyotik yapmıştı veteriner. onu hatırlıyorum.

sakallis;bizimki 1.5 yaşında. bir kızgınlık dönemi atlattık, onun ardından kısırlaştırma kararı aldık. o hormonların da temizlenmesinin biraz zaman alacağını söylediler.

ben smyrna; haklısın... yaş mama daha iyi olabilir. hemen aldırıyorum yaş mama.


mea maxima culpa; vet depo antibiyotik yaptığını söyledi. oradan eksiğimiz yok allahtan..


nevsenev; daha 2 kere yalamaya çalıştı. her dakika yaparsa engelleyeceğim ok.



arkadaşlar hepinize çok teşekkür ediyorum. altına yaptı yattığı yerde. üstünü başını nemli bezle sileyim derken herif ayağa kalkıp koşarak uzaklaştı benden ve sonra pat diye yığıldı yine yere... daha şimdiden başladı eski azmanlığına =) çok mutluyuz evcek

Yaaa arkadaslar bi de agri cekiyor mudur simdi

Öncelikle geçmiş olsun.Kedilerde kastrasyon işlemi oldukça kısa süren bir işlemdir. Ancak işlemden sonra anesteziden uyanma dönemi kediden kediye farklılık gösterir. Bazı kedilerde uyanma, tam kendine gelme ertesi günü bulabilir.
Normalde kediniz klinikte hospitalize edilseydi siz bu aşamaları görmeyecektiniz. Ancak belediyeler ve üniversitelerin hastaneleri operasyondan sonra size kedinizi teslim ettiğinden siz bu aşamalara tanıklık ediyorsunuz.
Kusma, yalpalama, düşme normal , anestezinin uyanma aşamaları. Bu evrede yemek vermeye, su içirmeye çalışmayın. Zaten yemeyecektir ayrıca kusmasını tetikleyebilirsiniz. İlk gıdasını sabaha saklayabilirsiniz.
Kastrasyondan sonra kedilerde dikiş konulmaz. Yani orada küçük bir delik mevcut. Fakat bu delik çok hızlı birşekilde kapanacaktır. Bu evrede yalamasında sakınca yoktur. Yakalık gerekmez. Bazen yalamaya bağlı scrotumu şişmiş görebilirsiniz. Bu şişkinlik daha sonra gerileyecektir.
Ağrı eşiklerini hayvanlarda kendiniz gibi düşünmeyin. Açık kırığı olan bir insan acıdan bayılabilirken bir kedi buna rağmen koşmaya çalışabilir. Geçmiş olsun

6 sene tıp eğitimi, sonrasında TUS ve sonrasında psikiyatri uzmanlığı ve yılların klinik tecrübesi gibi farklar var.

bunlar bende olsaydı size yardımcı olabilirdim mesela.

endikasyonlari veya sertralin ve venlafaxin arasindaki farklar gibi temel farkliliklar yeterli olacaktir.
yoksa @mea maxima culpa^nin bahsettigi tecrubeler elbette saygi duydugum farkliliklar.

evet

tsi 13:11 diyolla. aksam trafigine kalmayalim diye dusundum ben , sebep o olabilir.

abicim delinin biri kuyuya taş atmış zamanında işte...

21 December 2012, 05:11:00' de olacakmış, Meksika saatiyle.bizde de +8, 13 13:11

www.timeanddate.com

biyerden gelmediler, oradaydılar. ama diyorsan ki en başa dön. hepimizin kökeni afrika. avrupadan haberleri yoktu. avrupalıların da onlardan haberi yoktu.

kavimler göçünde türkler orta asyadan dört bir yana dağılırken, kuzeyi rota bilmiş türk kavimleri bering boğazının da buz tutmuş olmasıyla önlerini alamamışlar amerikaya kadar yardırmışlar diye bir rivayet var.

atatürk'ün bununla ilgili araştırmaları olacaktı yanılmıyorsam.

Türkmüş onlar. göçmüşler :)

kızılderililer türk diyorlar ama :)
bir rivayate göre,orta asya'da büyük göç başladığında bir grup alaska üzerinden amerikaya geçmiş ve işte orada hayat başlamış filan.
ama tabi sadece bir rivayet.hiç bir kanıt yada delil yok ortada buna dair.

bering boğazından geçiyorlar evet bu bir rivayet değil. journey of the man de izleyebilirsiniz mesela.

samanliga dogru uzanan dedemlerin bi hikayesi var.

taaa zamanlar ötesinde mogolistan-kazakistan-tataristan arasinda yasarlarmis, yeri kesin belli degil, göcebelermis, havalar cok soguyunca göc etmeye baslamislar, bi dagin iki yamacindan ayrilmalari gerekiyomus, grubu ikiye ayirmislar, dumanla ve güvercinle haberlesiceklermis , hangi yer daha iyise diger grup onlara haber etcekmis.

dedemlerin grubu simdiki tataristana gelmisler belki 5 bin yil öncesi.

diger gruptan haber alinamamais, ta ki bi gece rüyasina girmis klan samani utu arik in.

diger gruptanmis, buzullarda yürüyüp, yesillikler diyarlarina gitmisler, kirmizi geyikler, cengel boynuzlu mandalari görmüsler.

o sürüleri takip etmisler, totemler yapmislar, gruplari cok ufakmis yerlesmisler kizil topraklara. mutlularmis. gel zaman git zaman bi güvercin cikagelmis ayaginda haberle, sarp dik kayaliklar, alabildigine kizil topraklari resmediyomus, kiti hanga nin isareti varmis altinda. "bizler baska topraklara geldik, ayrildik, yeni bir dünya bulduk" demisler.

her samanda o klandan rüyalar görürmüs, yörük olarak yasamislar, büyümüsler, ayrilmislar, tüm amerikadaki klanlar böyle cikmis.

biz her sene kiti hanga icin atesler yakar, bezler baglariz.

bir de ninemin sirtinda ortasi yuvarak bi kaplumbaga dövmesi vardi, her kusakta yapilir ailede, bu da türk-klan gelenegindendir.

suna benzer

2.bp.blogspot.com

kavimler göçü'nden önce amerika'da kimse yok muydu yani? bu sonucu mu çıkarmalıyız.

insanlığın afrikadan dünyaya yayıldığına inanılıyor. kimileri afrika ile birlikte yedi farklı kaynak olabileceğini de iddia ediyor ama biz kendi atalarımızı afrikaya kadar takip edebiliyoruz genlerimizde. o sırada başka kıtalarda neandartaller vardı mesela bize çok yakınlar ve homo sapiensle aynı dünyayı paylaşmış hatta karşılaşmışlar ama soyları tükenmiş. yani fikre göre evet biz afrikadan çıkıp oralara gitmeden orda kimsecikler yokmuş, yersen.

hangi dizileri izliyorsun, çok merak ettim.

dizi-mag.com. süperdir.

yeterince açık olmadı herhalde. takip ettiğim bazı diziler dizimag vb türk sitelerinde yok. bu sitelere bütün dizileri koymuyorlar ne yazık ki.

Aynı sorunu ben de yaşıyorum. Torrentle bölümleri indirmeye başladım ama olacak gibi değil. Şu sitede bi şansını dene istersen.watchseries.biz

www.sidereel.com istediğin dizinin bölümleri için çeşitli linkler veriyor, hepsi çalışmıyor ama mutlaka çalışan birkaç tane çıkıyor.

tırnaktan kuduz geçmez diye biliyorum, ısırsaydı kuduz olabilirdin.
Tetenoz aşırı olmak iyi fikir(lisede olduysan en son gerek yok), ama kuduzluk birşey yok.

antibiyotikli merhem. daha çabuk geçirir.

aşı değil iz geçirici sormuş arkadaş.
Sanırım fondoten uygulamak ve iş dışı zamanlarda bepantene banyosu yaptırmak olabilir. Bir de kozmetik iz geçirici kremler var, eczaneye sorabilirsiniz ama pahalıdır.

tetanoz aşısı filan. abartsaydınız bir de.

bence karantinaya alsınla evinizi ve işyerinizi :)

tetanoz aşısını kesinlikle ihmal etmeyin

şu ana dek elimi yüzümü kolumu bacağımı evime alıp misafir ettiğim onlarca sokak kedisi çizdi. bir şey olmaz. bokunu çıkarmayın. en fazla mikrop kapma riski var. zaten kolonya sürüp yıkamışsın.

izi geçirmek için de bepantene sürüp pudra/fondotenle kapatabilirsin en iyi ihtimalle. ne yaparsan yap kalır o iz bir kaç hafta.

mikrop kapma, uyuz vb. olmaz.
kabuk bağlamaya başladığı zamanlarda her gün aklına geldikçe (yara iyileştiktn sonrasına ya da iz kayboluncaya kadar) madecassol sürersen izi kalmaz.

kedi tırmalamasından da kuduz bulaşır. ama ev kedisiyse kuduz olacağını zannetmiyorum. bi sağlık ocağına git. durumu anlat. belki tetanoz aşısına bile gerek duymazlar..

contractubex var iz bırakması muhtemel yaralar için, yine de doktora danışmadan girmeyin bu işlere.

kötü

iyi.

not: futbolla alakam yok. fatih bence kötü bir isim.

kötü

oğlundan neden nefret ediyorsun? terim koyma lütfen. efe güzel.

terim efe kulağa hoş geliyor bence. fatih kötü ama evet.

my sweat olarak anlaşılmasın? ıyk

teri çağrıştırıyo bence de kötü.

mutlaka 2 ismi olsun ama terim olmasın.efenin yanına başka isim seç.

şimdi düşündüm de... terim denince benim terim (vücut salgısı) gibi algılayanlar mutlaka çıkar. çocuk hayat boyu kıvranır durur. siktir et hacı.

kötü, terim özel isim olmaya müsait değil bence. çocukla dalga geçebilirler ileride üzülür. hakan koy, metin koy bir sürü galataray ile özdeşleşmiş isim var.

bora efe de çok güzel olur :)

zaten sonuna efe/ege sıkıştırılmasa şaşardım. öehh diyorum artık. terim de kötü bu arada.

şahsen göbek ismini hiç sevmem, benimde var hayatta kullanmam.
terim ise kötü bir seçim bence, bu kadar fanatik olmaya gerek yok.

kötü.

bi robert, bi bruce sevdigimiz isimlerdir hep.

Kötü. Dalga konusu da olur, küfür ne yer. Terim her insanın sevebileceği bir isim değil çünkü. Şoray Uzun'un adı da Türkan Şoray'dan geliyor, annesi çocuğu kız olmayınca öyle koymuş. Ama bana sempatik geliyor çünkü Türkan Şoray'ı sevmeyen kabul etmeyen kimse yoktur ki bu ülkede.

umut koyun bence. her türlü gideri var bu ismin.

kimse beğenmedi arkadaş. tugay koyuyorum terim yerine.

çok kötü. yazık değil mi çocuğunuz bütün ömür bir furbol adamının ismini taşıyacak :(

futbolu seveceği, galatasarayı ya da fatih terim'i seveceği ne belli? ayrıca sevse bile istemez belki onun ismini.

ayrıca ne kadar yaratıcılıktan uzak. çocuğunuza koya koya antrenör ismi mi koyacaksınız. yazık çocuğa.

bak o olur. hatta on numara olur.

terim mana olarak da saçma.

kaygısızlar'daki "eleman"ı hatırlattı :(

güzel la koy bence. sıkıntılı bir isim değil, belki ilkokulda "terledim terimi siler misin euhueh" esprileri yaparlar o kadar.

adamsın.

Aslan koy

İzmirli koy adını. Bi' boka benzesin.

kafayı mı yedin güzel kardeşim?

oldu olacak kale direği koy çocuğun adını.

bırakın bu fanatiklik ayaklarını ya.

çocuğun benim gibi futbol sevmeyen biri olursa ömrü billah küfür yersin.

imparator koy.

okul da dönecek muhabet gözümün önüne geldi. terim seni çok si...m kafiyeli bence. :D

berbat

"Terim kokuyor ehuehue" esprisi de var karşısına çıkabilecek.

bence daha değişik isimler olmalı..

şampiyon koy.
Edit: Gol oldu? oda iyi

degaj koy degaj. ya da ne bileyim, eboue. terimden daha iyi bunlar

bülent yada kewell koy abi olmadı veya selçuk.

aykut koy .p

Sauna rahatsız eder tabi, fazla sıcak soğuk kuru ortam nefes almayı güçleştirir.

hamam, sauna. astımın alerjik durumu varsa alerjisi olan şeylerin bulunduğu ortamlar.

özellikle sigara. hava kirliliği. sisli havalar.

tozlu ortamlar, eski evler, toz yayan battaniyeler, yünden ve tüyden yapılmış yastıklar, kavak ağaçlarının bahar ayında saçtığı polenler, rutubetli ortam, aşırı sıcak ortamlar, yüksek rakımlı tepe ve dağlar

temizliği fazla abartılmış, hipoklorik asit kokan yerler de feci rahatsız ediyor.

artık kayıt silinmeyecek ama kontrol edin belki dersleri belli sürede tamamlama durumunuz vardır mutlaka.

bu belirli süreyi geçince artık "normal" öğrenci sayılmayacaksınız. paso, öğrenci belgesi vb alamayacaksınız ve yüksek harç ödeyeceksiniz. bu da önemli bir şey. yani öğrenci olacaksınız ama elinizde öğrenciliğiniz kanıtlayacak bir şey olmayacak.

(nerden biliyorum kendimden :)

salam olsun ton balığı olsun süt olsun koy içeri öle bi gelirki.

ton balığı +1. ancak içeri gelince ne yapacak ki. birisi gelip tekrar kovacağı için gelmek istemez.

en azından birisi kovsa da birazcık ısınsaydı adamcağız. sokakta buz gibi yağmurda falan oturuyor yazık.

bazısı da alüminyum folyoya dayanamıyor. elinle hışırdat, dikkatini kesin çekersin. hadi çekemedin diyelim, top yap at içeri doğru takip edebilir topu.

anladığım kadarıyla insanı hiç bi şekilde s..ne takmıyor bu hayvanlar ya :d ya yemek vercen ya top vercen istediği bişey vercen ki gelsin. çağırmakla gelmiyor yani. çakal.

alışmasın daha iyi.
apartman içinin sıcak olduğunu anlarsa bu sefer içeri girmek ister devamlı.
millet kovalar, bu girer.
hayvan başına dert almasın boşuna.
niyetinin iyi olduğunu biliyorum ve anlıyorum, ama maalesef hayvan sevmeyen bir toplumumuz var.

o çakal size alışıksa ne isterseniz yapar. örneğin ben akşamları oturma odasından çıkıp yatak odasına kitap okumaya giderken kedilerimden birine "hadi kızım" diyorum. benden önce zıplayıp yatak odasına gidiyor :)

ne yapacak , eglenıp karı kıza gıdıyolardı. surdıbındekı batakhaneler genellıkle yenıcerılere hızmet edermıs. bu yuzden bu mekanlara goz yumulurmus gıbı bırseyler okumustum.

yeterınce para bırıktırenler belırlı bı yastan sonra toprak alıp yerlesık hayata gecıyorlardır , kaynak veremeyecegim ama .

yeniçerilerin evlenmeleri yasaktı. hele hele kanuni'den sonra evlilik izni aldıkları hepten hikaye. osmanlı'nın gerileme döneminde, yeniçeri ocağı'nın kaldırılmasına yakın zamanda işin boku çıkmıştı ama.. aldıkları parayla karıya kıza giderler, gizlice içki içerler (içki olayı da yasaktı) filan. Belli bir yaşa ulaşmayı başaranlar emekli edilirdi.

yeniçeriler herkesin işkembeden özellik uydurduğu askerlerdi.

bence soracağına sen de kafandan uydur :) gelen cevaplar senin kafandan uyduracağından daha iyi değil.

not: osmanlı tarihi doktorası yapan bir insanım :)

1 haftalik yolculuk icin abartmaya gerek yok.

1 dis macunu-fircasi, bir vucut sampuani, el/yüz/makyaj temizleme kremi, tirnak makasi, törpü etc icinde kadinlara gerekli olan ürünlerin oldugu makyaj malzemeli makyaj cantasi. opsyonel pürel.

bunun disinda 2 kazak, 2 pantolon, 3 tisört, opsyonel diger kiyafetler, gerekli sayida ic camasiri ve 1 bot+ 1 fazladan (günlük/spor/gala etc) ayakkabisi ile olur o bavul.

zaten daha fazla biseye ihtiyaciniz olursa ordaki yerel marketlerden temin edersiniz.

seyahat boyu şampuan/saç kremi vs. kutuları watsons gibi yerlerde satılıyor, içine kendin dolduruyorsun.

üşüme konusunda kalın mont, atkı, eldiven ve bere yeter, ekstra bir şeyler alınacak kadar soğuk değil.

yagmurluk al yanına muhakkak .. bruksel ve amsterdam tarafı yeterınce sulu olur .. paris ise daha ayaz agırlıkta bır yer.

uygun kıyafetler ıcın outdoor magazalarını kullanabılırsın. su gecırmeyen montlar ve kıyafetlerı bulabılırsın. hem rahat hem de cok kullanıslı olur. ancak bıraz pahalıdır bu kıyafetler normale nazaran.

ürünlerin seyahat boyları, ya da seyahatte için doldurabileceğin ufak şişeler vs gratis ya da watsons gibi yerlerde satılıyor. izmir'de de gratis vardır mutlaka, özellikle büyük alışveriş merkezlerinde.

bende kumtel'in 40 liraya satılan küçük ısıtıcılarından vardı. fanlı değil, ufo tipi turuncu ışıklı. dediğin gibi günde 2 saat falan yakıyordum akşamları, faturada sadece 10 liralık bir oynama olmuştu. verimlilik açısından hangisi daha iyidir bilemeyeceğim ama ben fanlıların o buz gibi odayı ısıtabileceğinden şüpheliydim.

iş yerimdeki odamda fanlı minicik bir ısıtıcı var müthiş ısıtıyor. herkesin gözü var nazar değecek diye korkuyorum. :) tavsiyem fanlı.

markası modeli nasıl bir şey acaba tarif etseniz ? ve kaç watt?

Ufo sakin ama sakin alma, o kadar hasta ediyor ki kendine gelemiyorsun. Radyator al.

bir kaç yıl önce media markt'tan alındı. equation diye bi marka.

fanlı elektrikli ısıtıcı.

turuncu ışıklı dediklerini kapattığın anda oda soğuyor.

fanlılar çok yakıyormuş öyle diyorlar. ama ışıklı olanları da kapattığın gibi soğuması olayı da doğru.

günde iki saat diyorsun, o oda bütün gün soğuk kalırsa çok ama çok zor ısınır.

en iyisi fanlı alman. sıcak hava hemen ısıtır.

o yayınlanmayan bir bölümdü sanırım arada onu yayınladır. yanlış hatırlamıyorsam böyleydi.

arada öyle bir görünüyor o.

Yok değil. Bir iki bölüm daha izle, anlarsın.

hayır doğru öldürmüştü bende öyle hatırlıyorum.

arada bir tane genelden bağımsız bir bölüm var, aslında önceden çekilmiş ama yayınlanmamış. sonra yayınlamaya karar veriyorlar ya da yayınlamak zorunda kalıyorlar(anlaşma gereği).
aynı bölümden mi bahsediyoruz emin değilim. bölüm numarası ile nette aratınca detayı çıkıyordu.

araya 1 aylık ara girmişti s02e10 ile s02e11 arasında.
sonrasında daha önce çekilen ancak yayınlanmayan bir bölüm s02e11 olarak yayınlandı.

ben de tam çözemedim galen neden yapıldığını ancak fancis öldü o bölüm yanlış bir sırada yayınlandı kısaca.

kardeşleriyle yeterince oynayamamıştır, kediler kendi aralarında öyle ısırmalı oynarlar çünkü.şimdi size yok kedinin yüzüne spreyle su sık falan diye tavsiye verecekler, ama kedinin tam oyun çağında, göbeğini açıp sizi oraya kıstırıp arka ayaklarıyla da tepiştirik yaparak ısırması çok normal, biz de 2. kedi gelene kadar ısırık içinde kalıyorduk, şimdi kediler birbirlerini ısırarak oynuyorlar.göbeğini açtığında sevmeyerek, elinizi o kapana (kedi kapanı diyorum ben) sokmayarak, onun yerine o pozisyonu aldı mı göbeğine ısırıp tepiştirmesi için bir peluş hayvan koyarak, ısırmanın insana yönelmesini minimuma indirebilirsiniz.bir ipe(bağcık gibi kalınca bir ip) bağlı ufak bir peluş hayvanı sağa sola savurarak yere yatınca göbeğine koyarak enerjisini bu peluş hayvana yöneltmesini sağlayabilirsiniz, yorulduktan sonra da gönül rahatlığıyla sevebilirsiniz.

alice in dediği gibi elini değil de başka şeyleri ısırtmaya çalış, dişleri düştüğünden kaşınıyordur. parmağını ağzına alırsa hafif hafif masaj yap dişlerine zaten şaşırır pek ısıramaz. bir de esnerken mutlaka ağzına parmağını sok ki öcünü alabilesin :D

bir de şu var ki o ısırarak canınızı yaktığını bilmiyor.belli edin ısırdığında canınızın yandığını. zamanla öğrenecek canınızı yakmamayı.

teşekkürler öneriler için.evet peluş hayvanı uzatıyorum öyle bi durumda biraz onunla oyalaniyor. geçmişini bilmediğim için kardeşleriyle oynadımı neler yaptı bilemiyorum. bulan arkadaş sokaktan bulmuş ama sanki daha yavruyken biraz eve alınıp tekrar sokağa bırakılmış gibi demişti. dişlerken oyun oynuyor ama genel olarak bana alışamadı sanırım:(( ben bir yerde oturuyorum gidip öbür odada uyuyor. sonuçta her kedinin farklı karakteri oluyor ama bana hiç yanaşmıyor.bir kaç saniye ancak sevebiliyorum.bunalmasın diye sıkıştırmamaya çalışıyorum rahat bırakıyorum ama yok.benim oturduğum yerde bile oturmuyor. bir de aşılarına da geç başlamış olacağız. bu şekilde geç başlanmasında bir sakınca olur mu acaba. gerçi veterinere soracağım bakalım.. biraz daha büyümüş karakteri oturmuş bir kedi mi sahiplenseydim acaba diyorum. bu kedi ev ev gevzdiği arada sokaklarda kaldığı için sorunlu gibi biraz. ya da güvenini kazanmam gerekiyor bilemiyorum...

Kedilerin çoğu sahiplerini ırgalamaz.

küçükken almanız her açıdan iyi. zamanla alışır. sizin yanınızda oturmasını istiyorsanız buna alışması gerekir. alın kendi oturduğunuz odaya koyun. kapıyı da kapatın :) alışır zamanla.

hatta tepenize çıkar baygınlık geçirirsiniz.

daha önce hayvan bakmadıysan ve köpek almayı planlıyosan vazgeç.çünkü köpek bakımı çok zor.muhabbet kuşu alabilirsin,kedi de olabilir.

köpeğe bakamazsın. kedi al bence. hem temziliğini falan kendi hallediyor daha az ilgi yeterli oluyor hem de kuş gibi falan değil köpek gibi sevgine ilgine tepkisini görüyorsun. ben de bebekliğimden beri kedilerle iç içeyim iyidir.

www.eksiduyuru.com

köpek olmaz da, kuş olabilir

papağan.
birkaç kelime ezberletirsiniz, kapıdan girince isminizi söyler belki..evde yokken de açarsınız radyoyu dili gelişir:)

kuşlara hiç bulaşma derim. hiçbir iletişimin olmuyor. kedi beslemedim bilmiyorum. ama köpeğin yeri çok başka. onun sana duyduğu sevgiyi hissediyorsun, hayvan her hareketiyle seni sevdiğini söylüyor. gözlerine öyle bir bakıyor ki... çok başka köpek sevgisi.

Kedi kesinlikle.

apartman yönetimin karşı çıkmadığı sürece kesinlikle köpek diyorum.
köpeğe bakamazsın diye bir şey yok.
evet, zor.
ama herkes 286 tane köpeğe bakmış halde doğmuyor.
her köpek besleyen kişinin ilki oluyor, seninki de bu olabilir.

barınakların birinden sakin ve tuvalet eğitimi falan olan bir köpek evlat edinebilirsin.
kurtarılmış köpeklerin minneti hep farklı olur.
eğitim süreciyle de yıpranmamış olursun.
o sana arkadaş olur, sen de onu kurtarmış olursun, geçinip gidersiniz.
ilk kez köpek besleyeceğini de barınağın gönüllüsüne mutlaka söyle.

ama illa yavru istiyorsan onu da barınaktan almanı öneririm.
hem de aynı ortamda bir sürü köpeği görmüş, ısındığını, hoşuna gideni almış olursun.

kaplus

Pug al bütün efsaneleri yık

gonzales.cok eglenceliler

önceden hiç bir tecrüben de yoksa köpek işine girme. zor köpek. sabah akşam tuvalete çıkaracaksın, terbiye vereceksin, tuvalet eğitimi var.

kedi mis gibi. :)

kuş tepkisiz, kuşla iletişemezsin diyenler bir an önce saçmalamayı kessin. 5 yıl muhabbet kuşu baktım. dünyanın en duyarlı hayvanları. benimki bana kendini köpek gibi sevdirip mıncıklatıyordu. boynuma başını yaslayıp uyuyordu. bana verdiği huzuru tarif edemem. kuş çok ilgi ister ama. sürekli ilgilenmenizi, konuşmanızı, yanında olmanızı bekler. uzun süreler çalışıyorsanız, evde tek kalacaksa almayın. evde tek kalmayı bir tek kediler umursamaz pek.

2 derim bana hep akıcı gelmiştir Sabahattin.

Sabahattin Ali yada Murat Menteş ile başlayabilirsin.

kuyucaklı yusufla başlama. okumayı geçtim hayata küsersin :)
bence de murat menteş okunabilir çıtır çıtır gidiyo.

Ahmet Hamdi Tanpınar'ı okudum listenden, o zaten çok iyidir, onu ikinciye sakla, Trevenian'dan başlayabilirsin.

trevanian okuuu

şibumi derim

Murat Menteş devamın Sabahattin Ali'nin Kürk Mantolu Madonnası..

okuma alışkanlığını 2 numara ile kaybetmiş bir kişiyim. tabii her bünyede farklı etki yapacaktır, ama bu kitap öyle bir ağzıma sıçtı ki kitap okuyamaz oldum.

bence 4, sebahattin ali okuyacaksanz da 2 ile başlayın

Alışkanlık kazanmak için Sabahattin Ali iyidir, Saatleri Ayarlama Enstitüsü muhteşem olduğu kadar ağırdır.

Ama en güzeli Yalnızız. Alışkanlığı en iyisi, en güzelini okuyarak ancak kazanırsınız.

hiç biri. azcık eğlenceli, akıcı bir kitap seç.

Sabahaattin Ali, Ahmet Hamdi ve Peyami Safa ile ısınma turu atarak; kendini Bilge Karasu ile esas koşuya hazırla derim.

arkadaş millet ne kadar ağır edebi takılıyormuş. hayret ki bizim haberimiz yok.

2 senedir kitap kulübü toplantıları yapıyoruz, nedense gelen giden yok. bu ağır takılan arkadaşlar taş yerinde ağırdır diyerek evden çıkmıyorlar sanırım. :)

mılanoyu sktıret , yakınında floransa var oraya gıt 2 gunlugune.. cok daha guzel bı sehır.

mılano venedık arasında tren kullan , zırt dıye ordasın zaten.

venedik'te sokakların arasında şuursuzca yürüyüp kaybolmak en güzeli... onun dışında san marco meydanını göreceksin zaten. yakındaki adalardan murano ve lido'yu tavsiye ederim. ulaşım için vaporetto'lar var ve bir hayli kazık.

milano'dan 3 saat kadar sürer herhalde arabayla. kiralama işini internetten yapmak en iyisi, gidip havaalanında filan kazığı sokabilirler, en azından bize öyle demişlerdi, biz de netten almıştık. ücretlere filan buradan bakabilirsin: www.skyscanner.com.tr

aynen arkadaşlara katılıyorum.milano metropol filan ama gezmek için mantıklı değil ha ben modacıyım , metropol insanıyım gece takılırım filan diyosan milanoya git.yoksa sana önerim pisa-floransa-venedik olacaktır.pisa-floransa 7€ trenle.floransa-venedik 22 € filandı gene trenle.illa milanoya gitcem diyosan beyaz bi kilise var kocaman o on numaraydı başka bi forsu yok.ha bide arada parklarda moda çekimi yapan mankenler görebilirsin ^^

çoğu ülkede müzeler genelde pazartesi kapalı olur.

floransa +1

floransaya gidersen, hava güzel olursa yere resim serip satan adamlara dikkat et. ben üzerine basıp geçmiştim birinin, sonra baya kavga etmiştik.

venedik ve floransada yürünür. milanoyu bilmiyorum.
floransada gece 12de açık olan, toprak kapta sebze çorbası veren bir büfe var. ne yerini ne de adını hatırlıyorum. gidersen ve oraya denk gelirsen mutlaka iç o çorbadan.
venedikte de çok ilginç şeyler satan dükkanlar var. ben minyatür mızıka almıştım. bir de cam kolye almak klişedir ama güzeldir.

floransa.

milano'ya gitmen gerekmiyorsa gitme. değmez.

yuvarlak kahvaltılık saklama kaplarından birini hafif yağlayıp kalınlığını kendinize göre ayarlayıp şekilllendirebilirsiniz. kadın ana was here.

www.tchibo.com.tr

böyle bir şey daha kullanışlı olabilir.

hamburgerci sahibi değilsen ayda bir kere kullanacağın bir şeye niye para veriyorsun?

salı pazarında kilosu 2.tl olmuş diyola. espri tik.

spontane gelişiyor amma barlar falan uygun bu iş için.

buralarda vakit kaybederek bulunmaz en azından. madem durum vahim, biraz sosyalleş.

okul olur, kurs olur, is yeri olur

arkadasım google kullanmaya üsenip buraya yazmayın www.google.com.tr

bi kursa yazıl, dans kursu bu iş için ideal. çok kız olur. iyi dans ettikçe dans kulüplerinde kaldırdığın hatunun haddi hesabı olmaz.

hacı herkes barlardan diyecek. alkolik olursun barlardan kız düşüreceğim diye. aylarca bulamazsın. ama kimse kimseye internet kaynağını da demez öyle kolaycacık. zaten binde bir bi umut var onu da senle bölüşemeyiz. o yüzden barlardan...

toros dağlarının zirvesinden :)

aslinda cevap vermeyecektim ama genede yazacagim.

bir adamin hatun bulmasi tamamen ortam isidir, ne tipe bakar, ne karaktere, ne zekaya. peki ortam nasil edinilir? ya da nasil insanlar ortam edinemez bunu yazayim.

ben mesela art niyetle yaklasan, surekli yarisan, arkadaslarina bile celme takan adamlarin hep ortamlara aktigini gordum. yani ortam dedigin nedir ki, kolpadan bir imaj yaratip bir grup insanin icinde bulunur bu cogul insanlar, birbirlerinin kiz arkadasina yazarlar, oradan oraya atlarlar, ya da benim gorduklerim, genelinde boyleydi. sen selam dersin adam laf sokmaya calisir, baskalarinin en ufak acigini yakalamaya, onu kucuk dusurmeye calisir boyle tipler, sonra birbirlerine girerler, cok gozlemledim ona gore konusuyorum.

ha nadir insanlar vardir, hakkaten belli bir tiniyi ritmi tutturmustur da o yuzden beraberdir, bir sosyal sirkulasyon vardir, bir sekilde arkadasin arkadasindan tanisir, telefonlari alir verir, cikarlar, sevgili yaparlar.

ben daha cok ilk gruptan insanlari gozlemledim cevremde, boyle bir yozlasmisligi yalayamayacagim icin uzak durdum, sonunda bir sekilde yalniz kaldim. tip de var, kotu biri de degilim, fakat bir yerde yanlis baslayinca dogru gitmiyor, duzelmiyor.

saka demiyorum, cogu zaman intihar etmeyi dusunuyorum (bunda is hayatinin kotu gitmesinin etkisi buyuk), fakat is hayati ya da hayatin diger bilesenlerini gectim, galiba insan bir yerden beslenmek istiyor, beslenemediginde cikmaza variyor, ben buraya vardim.

ha eger gencsen, universite okuyorsan bir sekilde kluplere katil, ya da ilgi duydugun kurslara git. hatundan cok cevre yapmaya calis, o sosyal sirkulasyon olustugunda hayatin balini kaymagini yersin, ama o olmadigi zaman bir sekilde yalnizlasiyor insan ve hayatin hicbir manasi kalmiyor, ben 30 senelik yasamimda bunu gordum.

bozdoğanlı güzel açıklamış.

ortam gerekli ortam yaratmaya bak. sevgilisiz hayat amaçsız kalır, boş kalır. o yüzden bi yerlerden yakalamaya çalış hayatı.

bence sağ en alttakiler biscotti. biraz ince kesilmiş sanki.
onun yanındakiler petit-beurre ( recette de petit beurre anahtar kelimeleri ile orjinal tarife ulaşabilirsiniz.)
kalpli olan; biscuits à la confiture
biscottilerin üstündekiler; biscuits à la crème
kalplilerin solundakiler ; biscuits aux pépites de chocolat

yurtdışında noelde satılan kurbiyeler çoklukla "tarçın" ve zencefilli" olur.

(bkz: gingerbread) ya da (bkz: lebkuchen). ikisi değişik çeşit kurabiyedir yalnız. lebkuchen türk damak zevki için biraz fazla baharatlı olabilir.

bir butik pastaneye bu resmi gösterir ve derdinizi anlatırsanız size bunlara benzer kurabiyeler yaparlar.

ayrıca noel kurabiyeleri pek bunlara benzemez. resim bakayım size.

www.essencebakery.com

ww2.lebkuchen-schmidt.com

maefood.blogspot.com işte bu resimdeki kutudan yıllar önce hediye gelmişti bize. hala teneke kutusunu saklıyor ve kullanıyorum.

istanbul avrupa yakasında iseniz ortaköy'de "torte" isimli bir butik pastane var. bütün dükkanı noel süsleri ve değişik kurabiyelerle süslemişler. onlar size yardımcı olabilirler. normal pastanelere giderseniz abuk subuk şeyler ortaya çıkabilir.

valla yanımda olsan döve döve yardım ederdim. başın sağ olsun ben olsam kendimi şöyle gaza getirirdim annem bir yerlerde beni izliyor ne yapıp edip başarılı olmak zorundayım. başkada kimse dana yardımcı olamaz.

ben de senin gibi hırs yapamıyordum. Ankara'nın Ulus'unda bir elektrikçinin yanına işe soktu peder bey beni. 3. gününde dayanamadım eve geldim aldım tüm öSS kitaplarını yaşadığım şehirde kazandım ve bu sene mezun oluyorum. Bir ceza şart böyle durumlarda. Yoksa akıllanma olmuyor, hırs olmuyor.

boğaziçi üniversitesinin kampüsünü gez istanbuldaysan.

pederin yanında çalıştım bu yaz ve hakikaten ağır bir iş, biraz ateşledi o ancak yeterli değil.

zenigt in dediği gibi dayak yemem gerekiyor galiba :)

yav bizimkiler de hiç sallamazlardı çalış falan demezlerdi. ortaokul öncesi şehir derecesi yaparken özellikle bilgisayar, hırs yoksunluğu falan derken dediğin gibi bir düşüşe girdim liseyi bitirdiğimde matematikte R nedir unutmuş haldeydim. genel kültür baabında şeylerle, üniversite düzeyinde verilen derslerin kitaplarıyla daha çok ilgileniyordum. kazanamadım haliyle üniversiteyi ama sorsan umrumda değil aza tama ediyorum. sonra sınava girdiğim yaz herkes yerleşiyor odtü, boğaziçi falan babama soruyorlar tabi. babamın o anki burulmasını görünce kendimden utandım adam senin için çalışsın didinsin senin yaptığına bak. yeri gelince evindeki hayvan seni takmıyor bi etki bırakıyor adamın oğlusun seni umutlarla büyütmüş ve sen karşılığında ona koca bir sıfır veriyorsun. cidden içim gitti. dedim ben dershaneye başlıyorum. sonraki sınavda yüksek bir puanla herkesin vay vay diyeceği bir bölüme girdim. şimdi eve gittiğimde yada birisi oğlun çok iyi yapmış ya dediğinde beni büyüten kişinin yaşadığı gurur için on yıl daha hırsla çalışırım lan azcık vefakar olmak lazım kendini salla madem önemsemiyorsun bir borcunu öde hele babana. hele hayat eşi yokken senden başka kimin hayatını dayanak etsin kendine

babanin sucu cinli anneler kizlari piyano calamazsa yemek vermiyormus eve almiyormus ufaktan

hep evde oturma. spor yap. imkanın yoksa yürüyüşe çık.

evde oturmak rehavet ve uyku veriyor insana.

@mea maxima

spor yapıyorum zaten. evde de oturmuyorum dersanedeyim zaten :)

o zaman iş zor. ders çalışmak için bir kafeye, ya da kütüphaneye gitsen.

olmadı baban seni dövse. arkadaşların dediği gibi oto sanayinde çıraklık iyi fikir. hayatın gerçekleri dank eder.

apranax bul derim. bu saatte en iyi çözüm o olsa gerek.

ben de aynı dertten muzdaribim.

hım nöbetçi eczane? kötü bi fikir mi? acile bile gitsen dindirirlerdi ama...imkanın var mı bilemedim.

Öncelikle teşekkürler(dişim ebemi sikiyor ama nezaketi de bırakmıyorum hani amk)
Beşiktaş'tan dönmeden önce gittim Sait Çiftçi miydi neydi oraya, oranın ve yanındaki bir özel hastanenin acil diş bölümü yoktu. Onun yanında 7/24 mottolu özel diş hastanesinin de sigorta anlaşması yoktu, 350 papel istediler kanal tedavisi için, o paraya 10 gün rakı içer öküz keserim dedim yanaşmadım. Üsküdar'ı da bilmiyorum, soruşturduğum kadarıyla bu saatte gidebileceğim bir acil de yokmuş buralarda. Yarın da Pazar.

apranax nasıl bir şey ola ki?

eczaneden "arveles" al. 2 tane içersen ağrıyı geçirir. diş ağrılarına çok iyi geliyor. 2 ay önce dişlerimi yaptırdığımda çok faydası oldu.

doktora da yarın gidersin.

arveles'in bir yan etkisi, eksiği noksanı yamuğu var mıdır? ilaçlara, hastanelere karşı fobim var diyebilirim.

bir de çok güzel insanlarsınız lan, sağolun

tam tersi arveles'in yan etkisi çok az ve kısa sürede etki ediyor.

bana da bir doktor arkadaş tavsiye etti. bir doktor olarak olur-olmaz ilaç kullanılmasına karşıyım, ancak bu ilacın yan etkisi az demişti.

çok faydası olacağını düşünüyorum. bence hemen bir eczane bulup alın.

sözlükten de arveles başlığına bakarsanız özellikle diş ağrılarında kullanıldığını göreceksiniz.

arvelesi 2 tane aynı anda içme sakın mide krampı girer miden aşırı yanma yapabilir.mide sorunun varsa hele 1 taneyi bile tok karına kullan kesinlikle.onun makismum dozu günde 3 tanedir.

@erenu ilaçların tok karnına içilmesi gerekli, haklısınız ama siz de biraz abartmışsınız.

ayrıca her gün leblebi şeker gibi üçer beşer için diye yazmışım gibi bir cevap vermişsiniz. 2 tane için dedimi çünkü arkadaş intihar etmeyi düşündürecek bir ağrısı olduğunu yazmıış. yarın diş hekimi bulana kadar tavsiye ettim sadece.

arvelesin prospektüsünde 12 saatte 1 diyor,

fakat diş doktoru arveles verdi, benim ağrımı kesmedi, gittim üstüne sağlık ocağına doktora akıl danıştım. oda eğer miden sağlam ise arveles ile apranax ı aynı anda alabilirsin dedi ve apranax verdi, ancak ikisi birden etkili oluyor.

Muhtemelen gec kaldim bu soruya cevap yazmakta ama evde "karanfil ruhu" bulundurmanizi tavsiye ederim. Eczanelerde ya da aktarlarda bulabilirsiniz. Boyle bicimsiz zamanlarda gelen siddetli agrilari kesmek icin, disinizdeki kraterin icine uygulayacaksiniz.

@compadrito aynen. ben de dişçiye gittim dişim çok kötüydü. dedi pazartesi kanal tedavisine başlayalım. tamam olur da şimdi bu ağrı nolacak dedim, geç dedi dişimin üstüne bişeyler dokundurdu falan bildiğin karanfil tadı alıyorum. sonra hafifledi.

o ergenlerin pipilerini kesmek lazım, pis ergenler! onları bodruma kapatın, küçük tuvalete kapatın ve de götlerini ısırın evet yapın bunları da ders alsınlar :) o pembe pipilerini çıkarmasınlar bi daha sağda solda :p

henüz 4. aylarını bitirmiş o erkek kediler. ergenliğe girmiş olabileceklerini pek sanmam. erkek kedilerde ergenlik yaşı genelde 9 ay civarı oluyor. ergenliğe girmeden kısırlaştırma yapmanız pek doğru değil. kedinin sağlığı açısından. ancak yaşları gelen diğer kedileri kısırlaştırabilirsiniz. bunun için bir veterinerden ayrıntılı bilgi alın.

kısırlaştırılmamış kediler, hele de sizde olduğu gibi odaya falan kapatılınca psikolojik sorunlar yaşayabilirler. enerjilerini atamadıkları için daha huysuz ve huzursuz olurlar vs.

kısırlaştırma ameliyatı özellikle erkek kedi için çok kısa ve basit bir operasyondur. dikiş bile olmadan atlatacaktır. ameliyattan bir gece önce su ve yemek vermeyeceksiniz. narkoz etkisi geçene kadar da bu geçerli. narkozun etkisi ertesi sabaha geçmiş olur zaten. narkozun etkisi geçinceye kadar yüksek bir yere de yatırmazsanız ve sürekli bir gözünüz üzerinde olursa sağ salim bir kedicik olacaktır kendisi.

@kadife

kesmiyorlarmış, öğrendim o kadarını. alalalalalalaaa :(

korkutmayın len beni.

benim oğlumda da vardı böyle haller, kısırlaştırınca geçti. :)

erkeklerin kısırlaştırılması çok kolay. ufak bir operasyon, sonra antibiyotik filan veriyorlar, o kadar.

sgk'ya bağlı kurumlarda çalışanlar var, onların ücretleri haliyle daha hesaplı oluyor. psikiyatrist de olabilir. benim doktorum 45 dak 75 lira oluyor sgk ile.

evet bilirler. sandalyeyle barikat kuracaksiniz.

kapı kolu çok yumuşaksa ancak o şekilde açabiliyorlar ya da az aşağı itince açılıyorsa.

çok kısa olarak şunu yapabilirsin.dışardaki kapı kolunu aşağı çekilecek şekilde değil de 90 derece çevirerek aşağı bakacak şekilde takarsan açamazlar.

benim kedim yok da kapı koluna bakıyorum, en az 1 m yerden yüksek, nasıl açıyorlar, nasıl uzanıyorlar o yüksekliğe?

@puc
zıplayıp kapı koluna asılıyorlar. bazen açamadıklarında kapıyı açınca kapı koluna asılmış bir post görebiliyorsun.

Haha, bizim kedi annemin dikiş çekmecesini açıp yorgan ipliğini çalıyordu hep. Sandalye koydu kadın önüne.
Kediler kapı açabiliyorlar, açılmasını engellerseiz gece boyunca bağırtılarını da çekebilirsiniz. Ama en iyisi başından alışmasını engellemek tabii. Şansınız varsa topuz kapı kolu takın ya da söylendiği gibi içini çıkarıp açılma yönünü yukarı ya da aşağı gelecek şekilde ayarlayın. Kolay gelsin.

Benim kedim istemediğim bir şey yaptığında ensesinden tutup diğer elimle de alttan destekleyerek kaldırıyordum canı acımasın diye, göz teması kurduktan sonra sinirli bakıp şşşt diyordum yüksek sesle, aynı şeyi bir daha yapmıyordu.

1 metre bir kedi icin ancak uzanip acma mesafesi olabilir (:
www.youtube.com

siz gidince de girsinler istemiyorsaniz kapinin kolunu dik takacaksiniz denildigi gibi. veya en temizi odanizi onlarla paylasacaksiniz.

kedilerin yaptığı şeyin literatürdeki yeri; edimsel koşullanma yolu ile öğrenme

skinner kutusu www.termbank.net deneyini tekrarlamışınız.

www.google.com.tr

kapı kolu değilde kapı açmayı öğrendiler desen daha doğru olur. benimki de benim odama girmeye bayılıyor. sandalye ya da kapı koluna çengel takmak.kapı odanın içine doğru açılıyorsa kapının arkasına bir sandalye (ya da itemeyecekleri kadar büyük bir ağırlık) sorunu çözer. dışarı doğru açılıyorsa nalburlarda satılan çengellerden alıp takarsan yine sorunu çözer.

eski evimde anahtar uyduramadığım kapılara çengel takmıştım.

bir kere kapıyı açmayı öğrendiler mi bunun çaresi yok.

Ağzınıza burnunuza da vuruyorlar değil mi Nilmiye? Anneleri gelince sizi rahat bırakırlar.

Konunun Halil İnalcık'ın uzmanlık alanı ile yakından uzaktan alaksı yok.

Öyle bir çalışması olduğunu sanmıyorum. Olsa olsa İlber Ortaylı'nın vardır. Mübarek kendisi herşeyin uzmanı :)

@mea maxima culpa

hani dedim bir ihtimal ilgisini çekmiştir, küçücük bir yazısı, yorumu vs. okumayı ya da dinlemeyi çok isterdim.

yoksa elbette ki uzmanlığı değil.

bliss.bilkent.edu.tr'den veya library.bilkent.edu.tr'den halil inalcık kütüphanesine bakabilirsin, kendi eserleri de vardır herhalde. bir de bildiğim kadarıyla bu adam osmanlı üzerine çalışıyor, nazi almayasıyla ilgili bir şey yazmamış olabilir. acelen yoksa yarın sevgilime sorabilirim, kendisi bilkent tarihte yl yapıyor ve halil hoca da orada ders veriyor.

@kayranin kedisi

acil değil, eğer bulabilirse ve dışarıya kopya çıkarmasının sakıncası yoksa çok mutlu olurum.

Halil İnalcık'ın pek çok eserini okuma şansım oldu. Gel gelelim İkinci Dünya Savaşı özellikle de Üçüncü Reich hakkında nasıl bir yorumu var çok ama çok merak ediyorum.

İlgine teşekkür ederim.

bilkent kütüphane kataloğunda aradım bir şey çıkmadı. önemli bir şeyse ben de sorabilirim ama haftaya cumaya kadar beklemen gerek:)

@ hayley williams ile evlenecek genc

sen bana bulurum de; değil bir cuma, on üçüncü cuma'ya kadar beklerim :)

çok ama çok teşekkür ederim.

metrobüsle zincirlikuyuya gelin. zincirlikuyu'dan rumelihisarüstü otobüslerine binin.

kusura bakmayın, o taraflara hiç gitmediğim için yolculuk süresini bilemeyeceğim.

bakırköyü bilmem.ama beşiktaştan 43r veya 559c ye binerseniz önünden geçer.ayrıca bir de 125 vardır.o da gider.

bölücüler başladı sınav dönemi teker yakıp garip şarkılar çalmaya, sesi takip et.

sorunun tam cevabı değil ve çok klişe ama ekşisözlük eskisi gibi bir ortam değil. yaş ile birlikte kalite çok düştü. beklediğine değecek bir şey olmadığını göreceksin. konuşacak çok şey daha var aslında ama...

yazarlıkta o kadar bir olay yok. troller, siyasi çekişmelerden ve yönetimin cinsliklerinden milletin yazma hevesi kalmadı.

yok illa yazmam lazım duramıyorum diyorsan ekşi için beklerken alternatif sözlüklerde oyalan. itü sözlük davetiyeyle yazar alıyor mesala.

ekşisözlük çok lüzumsuzlaştı, troll ve kutuplaşma dolu. ekşiduyuru ise acayip samimi bi ortam. ben aylardır sözlüğe sadece sub-etha'dan ekşiduyuru'ya geçmek için giriyorum.

modlar yazar alımı yapmıyor ki.

yağmıyor. koştum baktım yok :(

Yağmadı henüz şu an yağmıyor, Beşiktaş

Bugün Sultangazi'de bi yerlere yağmış ama başka yerlerde yok.

Yagmiyor, Levent

yagmiyor.

kadikoy

hava ne zaman sıfır derece oldu?

lapa lapa. beylikdüzü merkez.

dizi var (bkz: suits) belki ilgini çeker.

Fair Game (2010),
Law Abiding Citizen (2009),
Dog Day Afternoon (1975).

Zodiac.

the lincoln lawyer www.imdb.com
micheal clayton www.imdb.com
conviction www.imdb.com

(bkz: se7en)

dızı ızle bence fılmle ugrasma.

The good wıfe mesela.

primal fear. ayni zamanda edward norton un ilk filmidir, muhtesemdir

çoook eskilerden 12 angry men, to kill a mockingbird

Best'e mezunlar da gidiyordu diye hatirliyorum. Oyle kalmis aklinda.

Limondaki bulusmalari filan takip edip eger seviyoran kitap okuma seylerine katilabilirsin.

fotoğraf çekenler var. onlara takıl. pijama aylaklığından kurtulursun. bir de spora başlamayı ciddi ciddi düşün. evde çalışmak iyi güzel ama depresyon ve tembelliğe çok kolay zemin hazırlıyor.

şeker geçici körlük yapıyor bildiğim kadarıyla. bir daha yemelerine müsade etmeyin mümkünse.

evet var. yememeliler. ancak ne kadar yediler? ufak bir kemirmeden sorun olmaz, bir dahakine dikkatli olmaya çalışın.

çok kısa bir sürede kutusunu açıp ucundan kemirmeyi başarmışlar. bir şöbiyetin yarısı kadar yemişler. iş üstünde yakaladım. tatlıları sayılı aldığımdan tam sayısından da eminim. ayrıca kutuyu sessizce açabilecek kadar zeki olmaları beni de çok şaşırttı. bildiğimiz karton, kendinden kilitli tatlı kutusunu açmışlar çay demlenene kadar. bir süre gözlem altında tutayım bari.

benimkisi püskevit yiyor mesela bişi olduğunu görmedim ama şerbetli ağır gelebilir. Şeker kediler için sakıncalı

Bisey olmaz.

bunu alışkanlık haline getirmesinler. bir kerelikten bişi olmaz sanırım.

bobrek.avi


saka la saka. varsa boyle biri ne guzel. iyi vakit gecir epsri yap. kasma.

öyle birini elinden kaçırırsan, ya da olayı bok edersen, çok üzülürsün bunu göz önünde bulundurarak yap her hareketini

1-2 kere dışarda bir yerlere çağırsaydın önce. hemen atlama kızın üstüne.

@divit valla öyle düşünüyorum. lan ya değilse aklıma gelmiyor değil. aslında kapıdan girer girmez dudaklarına yapışmayı düşünmüyor değilim ama bilemedim.

@mea maxima culpa ben çağırmadım o kendini davet ettirdi. yok gelme diyemezdim.

bir şeyler yiyeceği kesin. bize afiyet olsun demek düşer.

elinde içki ile geliyorsa rahat ol, verecek.

bunu mu diyelim panpa, ne diyelim yani. derin nefes, rahat ol. kuğul davran kızın yanında.

korunma aparatlarını bulundurmakta fayda var. şarap?

yav yemek için gelmediğini bizden daha iyi biliyorsun amk.
sabahtan duşunu al. parfümlerini güzelce sık, hatun gelmeden 1 saat önce dişlerini fırçala. bi kaç güzel espri şimdiden ayarla. yakınlaşma hamlelerini şimdiden kur kafanda. gerisi gelir.

hatun zaten istediğini alan bir tip. senin bişey yapmana gerek kalmayacak. sdece acele edip saçmalama yeter.

yazılanları okudum da sanki tecavüzcü coşkun ve arkadaşları sohbet ediyor, birbirine taktik veriyor gibi. herkes ne kadar da açmış mübarek.

tamam kız bazı şeyleri bilerek ve isteyerek geliyordur ama bu kadar da düşürmeyin seviyeyi :( bir dişi olarak ürkütüyorsunuz beni.

@mea maxima culpa  aşk olsun tecavüzcü ettin bizi 2.dk da. evet iş sevişmeye giderse güzel olur bende uzun zamandır böyle kız tanımamıştım. ama evime geldi kaşar lan zaten bu diye düşünüp tecavüzü düşünmem. sadece sohbet ve iyice tanımak için bile geliyor olabilir.

psikologdan önce, kbb veya dahiliyeye gittiniz mi? reflü vs de olabilir.

yutkunma panik atak sonucu da olabiliyor. antidepresan işe yarıyor bu durumlarda.

bir yakınımda var.